25 Aralık 2010

Aşure

Zamanında yapılabilen ama zamanında sayfama eklenemeyen Aşurem. Tadı gayet iyiydi tadan herkesten tam not aldı. Ama galiba benim şekerli tadlara olan ilgim azaldığından şekerini bir sonraki sefer 1 bardak kadar azaltacağım.
Ayrıca bu kez buğdayı akşamdan düdüklü tencerede (Nutricook) 5 dakika kadar pişirip ağzı kapalı olarak sabaha kadar beklettim. Buğdaylar patlamış ve gayet güzel pişmişti. Sabah sadece tüm malzemeleri biraraya getirmek kalmıştı. (Sanki böyle yapınca daha kısa sürede tamamlamışım gibi geldi :)) Sıcak su ve diğer malzemeleri ekleyerek yaklaşık 30 dk kadar daha pişirip kaselere paylaştırdım.
Sayfama birşeyler ekleme sıklığım giderek seyrekleşiyor. Çocuklar büyüdükçe bana daha fazla zaman kalır diye düşünürken hiç de öyle olmadığını gördüm. Artık bu konuda kendimi sıkıştırmaktan, huzursuz olmaktan vazgeçtim ve akışına bıraktım.
Aşureyi deneyecek olanlara kolay gelsin.

30 Kasım 2010

Ev Kurabiyesi

Bu kurabiyeleri yaparken kendimi çok iyi hissediyorum. Bir mimarın yada inşaat mühendisinin eserini tamamladığında ne hissettiğini bir nebze de olsa anlayabiliyorum. Bazı meslekler vardır yaptığınız iş suya yazı yazmak gibidir, kaybolur gider bazılarında ise gözle görülür elle tutulur sonuçlar alırsınız. Bende kendi mesleğimde bulamadığım hazzı kurabiyelerimde yakalamaya çalışıyorum.
Bu kurabiyelerden şimdiye kadar dört yada beş kez yaptım. Arkadaşım Fatoş'a, İdilin Sınıf arkadaşları Özhan ve Emir'e, şimdi sırada Banu var. Evlerine taşındıklarında onlar için de hazırlayacağım.
Hepsinin yeni evlerinde sağlıkla , mutlulukla, huzurla oturmaları dileğiyle.

17 Kasım 2010

Baklava



İlk baklava deneyimimi yaşadım. Yengem elini incittiği için bu yıl Bayram Baklavasını yapmak bana kaldı. Aslında çok da iyi oldu, her zaman gözümde büyüttüğüm zor iş dediğim baklava açmanın çok zor olmadığını anladım. Her yıl yengeme "boşver uğraşma yorulma, hazır alırız yada daha kolay birşey yaparız "diye ısrar ederdim. Ama artık ona bırakmayıp ben bile yapabilirim.

İlk deneme için hiç de fena olmadığını düşünüyorum. Baklava açmaktan korkanlara duyurulur bu tarif çok pratik. Bu korkuyu yenmek için bile denemeye değer.

Malzemeler:

1 su bardağı süt

1 su bardağı sıvıyağ

2 yumurta

1 paket kabartma tozu

Aldığı kadar un

1/2 kg Nişasta (Açık satılanlardan)

300 gr tereyağ

300 gr Ceviz içi

Şerbeti için;

5 su bardağı su

4 su bardağı şeker

1/4 limon suyu

Hazırlanışı:

Süt, sıvıyağ, yumurta bir yoğurma kabında karıştırılır ve üzerine un-kabartma tozu eklenerek ele yapışmayacak ama yumuşak kıvamda olacak bir hamur yoğurulur. Hamur ikiye bölünür ve her parçadan 20 beze oluşturulur. Hamur açılacak tezgaha ve bezenin üzerine nişasta serpilerek pasta tabağı büyüklüğünde açılır. Diğer bezelere de aynı işlem yapılarak arasına bol nişasta serpilmiş 20 kattan oluşan yufkamız tamamlanır. (En üstteki yufkanın üzerine nişasta serpilmez). Diğer yarısına da aynı işlem yapılır. (Buraya kadar kolaydı; oyun oynar gibi geldim, bundan sonraki yufkaları büyütme işlemi biraz güç istiyor.) 20 lik parça ya ortadan başlamak üzere bastırılıp açılarak genişletilir ve tepsi boyutuna getirilir. El ile tam tepsi kadar açılamadığından fazlalıklar bıçakla kesilerek kenara alınır (atılmaz). Tepsiye yerleştirilir. Diğer 20'lik yufka açılır, onun da tepsiye fazla gelen bölümleri kesilir.

Açma işlemi bitmiştir gözümüz aydın, üst baş, tezgah nişastaya bulandı ama olsun bu ilk deneyimdi ikinci de söz daha temiz çalışacağım:) Bu söz yengeme çünkü onun mutfağında çalıştım.

Tepsiye konan ilk yufkanın üzerine kırılmış ceviz içleri serpiştirilir, üzerine kesilmiş fazlalık kenar yufkalar üçer , dörder ayrılarak serilir . Serdiğimiz parça yufkalar da bir kat oluşturur, üzerine yine ceviziçi serpilir. Diğer yufkada tepsiye koyularak istenilen şekilde kesilir.

Tereyağ eritilir ve kaşıkla baklava dilimlerinin kesilen aralarına gezdirilir. Önceden ısıtılmış 180C'lik fırında üzeri kızarana kadar pişirilir. Diğer yanda serbeti hazırlanır. Baklava ılık şerbeti kaynar olacak şekilde dökülür ve bir gece dinlendirilir.

Sabah merak ve korkuyla karışık bir şekilde tadına bakılır ve hımmm hiç fena sayılmaz ifadesiyle yenir ve yedirilir :)


28 Ekim 2010

Kıymalı Pide

Hiç bir zaman hayır diyemeyeceğim yemeklerin arasında yer alan pide de arşivimde bulunsun istedim.

Malzemeler:

5 bardak un

1 küp yaşmaya

2 ad küp şeker

Tuz (damak tadına göre)

Ilık su (Ölçüsü malesef yok hamurun toparlanmasına bağlı olarak değişebiliyor)

500 gr kıyma

4 büyük soğan

1 yemek kaşığı domates salçası

1 yemek kaşığı biber salçası

1/2 demet maydanoz

1 çay bardağı su

karabiber, tuz

Üzerine sürmek için tereyağ/margarin

Hazırlanışı:

Un yoğurma kabına konur, ortası havuz gibi açılır. Maya ufalanarak içine konur, üstüne şeker ve tuz eklenir. Ardından ılık su yavaş yavaş ilave edilerekyoğurmaya başlanır. İyice yoğurulan hamur kulak memesinden daha yumuşak bir kıvamda olmalı. Hamur mayalanması için bir süre kapalı bir şekilde bekletilir. Bu arada soğan oldukça ince bir şekilde doğranır. Diğer iç malzemeleri eklenerek karıştırılır.

Mayalanıp kabaran hamurdan elma büyüklüğünde koparılarak unlanan tezgahta merdane ile oval olacak şekilde açılır. Açılan pide tabanı en fazla 0.5 cm kalınlığında olmalı. Pide tabanının kenarlarından 1 cm boşluk bırakılarak iç harcı koyulur ve eşit şekilde yayılır. Pidenin her iki ucundan üç parmak kadar olan bölümü birbirine yapıştılarak kapatılır. Böyle yapıldığında zaten yan hamurlarda katlanarak kapanıyor. Tepsiye konan pideler 15 dakika daha tepside bekletilerek biraz daha mayalanması sağlanır.

Önceden ısıtılmış 180-200 C'lik fırında üzeri pembeleşene kadar pişirilir. Fırından çıkan pidelerin üzerine margarin yada tereyağ sürülür. İlk sıcaklığı gittikten sonra dilimlenerek servis edilir.

Posted by Picasa

18 Ekim 2010

Harire

Harirenin hikayesi çocukluğuma dayanır. Arap kökenli oluşumuzdan mutfağımızda yer alan bu tatlı aslında bir kahvaltı seçeneğidir. Arada sırada yapılan, yanına beyaz peynir ve ekmeğin eşlik ettiği bu tat bana küçükken çok garip gelirdi. Klasik kahvaltı anlayışına ters ama dedemin, anneannemin ve diğer ev halkının severek yemelerini tuhaf bulur ben de çok istemesemde yerdim.

Aradan yılllar geçince bu sevmediğim, istemeden yediğim, garip bulduğum tadı özlediğimi farkettim. Kavrulan unun ve cevizin tarçınla buluşmasından ortaya çıkan nefis kokuyu anlatamam, beni çocukluğuma götürdü.

Tabiki tarif benden değil yengemden, o yaptı ben fotoğrafladım. Yengemin ellerine sağlık çok güzel olmuştu. Bir de İrmik versiyonlusu var, belki onuda yapar paylaşırız.

Malzemeler:
4 yemek kaşığı un (tepeleme)
1/2 çay bardağı sıvıyağ/tereyağ
1 su bardağı şeker
6.5 su bardağı su (oda sıcaklığında)
Tarçın, 10 ad Ceviz, 1 yem. kaşığı sıvıyağ
Hazırlanışı:
Sıvıyağ ve un pembeleşene kadar kavrulur. Üzerine kontrollü olarak suyu eklenir. Topaklanmaması için iyice karıştırılır. Ardından şeker eklenir ve un kokusu gidene kadar yaklaşık on dakika kadar kaynatılır. Akıcı, boza kıvamında olmalı duruma göre su eklenebilir.Tabaklara paylaştırılır. Tarçın serpilir. Diğer yandan 1 yemek kaşığı sıvıyağ ve ufaltılmış cevizler kavrularak Harirenin üzerine serpiştirilir. Sıcak yada ılık olarak yenir.





11 Ekim 2010

Nişan Kurabiyeleri




Bizim bekar kızlardan Serpil'de sonunda evliler kervanına katılmaya karar verdi.

Nişan'a ne yazık ki katılamadım, ben yoktum ama beni temsilen kurabiyelerim oradaydı.



Serpil ve Cumhur'a Ömür boyu mutluluklar dilerim.






21 Eylül 2010

Sünnet Kurabiyeleri


Oldu da bitti Maşallah,

Damat olur İnşallah

Ozan Doruk'umuz sünnet oldu. Ani verilen bir kararla başlayan sünnetimiz, her sünnet çocuğu annesi gibi heyecanlı ve tedirgin geçirilen 2 saatlik sürenin sonunda güzel ve rahat bir uyanış ile tamamlandı.


Başta arkadaşımız-doktorumuz Prof. Dr. Selami Sözübir'e, ekibine ve Yıldız Hemşire Ablamız'a teşekkür ederiz.

Gösterdiği üstün cesaretten ötürü Ozan birde madalya alarak döndü eve.


Nasıl birşey hazırlasam diye epey düşündüm hep klasik şeyler geçti gözümün önünden ama hiçbiri beni tatmin etmedi. Değişik birşey olmalı tam anlamıyla sünneti anlatmalı diyordum ki bir ışık yandı tamam dedim "Zor olur ama olur".



Ve işte Şapkasıyla, Asasıyla, Maşallah'ıyla bence iyi bir sünnet anlatımı oldu.





Bu özel güne tabiki özel kurabiyeler olan makaronlar yakışırdı. Prens oğlumun ve Prenses kızımın taç'larıda makaronların üzerinde yerini aldı.


























20 Ağustos 2010

Zeytinyağlı Barbunya

Artık neredeyse bütün yemekleri Nutricook'ta pişiriyorum. Daha öncede Tefalin Clipso modelini kullanıyordum ama Nutricook eve geldi geleli malesef onun papucu dama atıldı. İlk kullanımımda bu tencere çok büyük, hantal galiba kullanamayacağım demiştim ama çok yanılmışım. Zaman tasarrufu ve pratikliği sebebiyle artık hep onu kullanıyorum. Nutricook varken diğer tencerelere pek iş düşmüyor üst raflara kaldırabilirsiniz:)
Bu tarif Nutricook ile besleyici ve lezzetli tarifler kitabından.
Malzemeler:
400 gr Barbunya
1 ad havuç
1 ad patates
2 ad domates
1 ad soğan
1 yemek kaşığı salça
350 ml. su
1/2 adet limon suyu
2 yemek kaşığı zeytinyağı
tuz ve karabiber
Hazırlanışı:
Tencereye (Nutricook) zeytinyağını koyun, ısınınca soğanları ekleyin ve pembeleşinceye kadar kavurun. Küp küp doğranmış olan havuç ve patatesleri tencereye ekleyin. Salçayı ve rendelediğiniz domatesleri de ilave edin ve biraz daha kavurmaya devam edin. Barbunya, limon suyu, su, tuz ve karabiberi katıp tencereyi kapatın. Nutricook'ta 15 dakikaya ayarlayarak pişirebiliyoruz. Diğer düdüklü tencere ve normal tencerelerde ise biraz daha fazla süre pişirilir.
Servis tabağına alınarak ister ılık ister soğuk servis edilir.
Afiyet Olsun

Posted by Picasa

17 Ağustos 2010

Nutricook'ta Sebze Çorbası

Namı diğer "Duyan Gelmiş Çorbası" mevsimine göre tüm sebzelerin haydi toplanıp şöyle güzel , lezzetli ve hele bir de nutricook ta pişirilirsek besleyiciliği garantili hale gelen bir çorbaya dönüşelim demelerinden ortaya çıkan nefis lezzet. Çocuklara şiddetle tavsiye edilir.

İdil daha yeni bırakmıştı ki Ozanın çorbalara geçişiyle tekrar menümüzde yer almaya başladı. Aslında Ozan neredeyse bir yıldır içiyor bu çorbayı ama tembel annesi yeni yazmaya fırsat bulabildi. Herkes biliyordur ama yine de eklemek istedim.

Malzemeler:

1'er adet patates, soğan, havuç, kabak, yeşil biber, kırmızı biber

4-5 adet taze fasulye,

bir avuç bezelye, pirinç, kırmızı mercimek

5-6 dal semizotu, dereotu, maydanoz, (varsa taze nane)

Biraz kuşbaşı et

2-3 tatlı kaşığı irmik (sebzeler piştikten sonra eklenmek üzere)

3 su bardağı su, tuz

2 yemek kaşığı sızma zeytinyağı

Hazırlanışı:

Tüm malzemeler yıkanır ayıklanır, sebzeler doğranır, et ve bakliyatlar da tencereye koyulur, suyu eklenir. Ben Nutricook'ta 25 dakikada pişirdim. Kapağını açınca (İlk denememde) "Aaa bunlar pişmemiş "dedim ama tadına baktığımda piştiklerini gördüm ve o canlı renklerini kaybetmemiş olmaları vitaminin tencerede kalmış olması çok hoşuma gitti. Üzerine irmiği koydum, irmiğinde pişmesinin ardından tuzunu ve sızma zeytinyağını ekledim ve el blender'ından çekerek toplam 35 dakikada Sebze Çorbamızı hazırlamış oldum.


Zaman çok değerli. Mutfaktan ne kadar kısa sürede çıkarsam Ozan o kadar az şey kırıp döküyor yada tehlike atlatmış oluyor.

10 Ağustos 2010

Çikolatalı Mousse

Herkese Hayırlı Ramazanlar

Bu yaz günlerine en çok soğuk, sütlü ve meyveli tatlılar yakışıyor bence. Uzun zaman önce Yemek Zevki'nde gördüğüm ve kesin güzel olur dediğim tarifi nihayet deneme fırsatı buldum. Gerçekten güzel bir lezzet hele bu bunaltıcı sıcaklarda yanına eklenen dondurmayla tadı daha da katmerleniyor. Tavsiyem dondurma ile servis edilmesi. Denemedim ama vişneli sos ile de güzel olacağını düşünüyorum .

Ayrıca Ramazanda iftar sonrası kesin bir biçimde ortaya çıkan ve engellenemeyen tatlı ihtiyacına cevap verebilecek ama aynı zamanda da mideyi yormayacak nitelikte bir tatlı olduğunu düşünüyorum.

MALZEMELER
1 paket kakaolu bisküvi

2 paket kakaolu toz puding (biri bitter, biri normal kakaolu olacak)

3 su bardağı süt

1 paket çikolatalı mousse

Mousse için ayrıca 2,5 çay bardağı süt


YAPILIŞI
Kare borcamın tabanı kakaolu bisküvi ile kaplanır. İki paket puding, bir paket puding tarifine göre yani 3 su bardağı süt kullanılarak hazırlanır. Bu puding bisküvilerin üzerine dökülür.

2,5 çay bardağı soğuk süt ile pişirmeden, sadece çırpılarak hazırlanan mousse da borcama dökülür. Tatlı soğuk olarak dilimlenerek servis edilir.

3 Ağustos 2010

Doğum Günü Kurabiyeleri





Sevgili Başak Hanım yakın arkadaşı Ahmet Bey'in doğum günü için kurabiye hazırlamamı istedi. Fenerbahçe taraftarı ve bir restaurant işletmecisi olan Ahmet Bey, bazen mutfağa kendisi de girip onlara yemek hazırlıyormuş. Bu sebepten kurabiyelerinde de önlük takıp, masa hazırladık.


Nice Senelere, Mutlu Yıllar Ahmet Bey.











23 Temmuz 2010

Bebek Kurabiyesi, Ben10, Pembe Panter

Yine kısa zamanda yetiştirilen bebek kurabiyeleri. Aslı Hanım'la önceki konuşmamızda doğum için on güne varan geniş bir zaman aralığından bahsederken doktor çıkışı "2 gün sonra doğum olacak, hadi bakalım sizi gene uykusuz geceler bekliyor"dedi. Ve dediği gibi de oldu ama beni uykusuzluk değil de sıcak yordu. Bu sıcak havada şeker hamuruyla çalışmak zor oluyor.
Neyseki tatlısıyla, tuzlusuyla hepsi yetişti.
Büyük oğlu Alp bu aralar Pembe Panteri seviyormuş elimden geldiğince onu'da figürlemeye çalıştım, umarım beğenmiştir.

Aslı Hanım'a doğan yeni bebeği, oğlu Alp ve Eşiyle mutlu sağlıklı günler dilerim.


17 Temmuz 2010

Asker Kurabiyeleri


Yeğenim Onur Kastamonu'da Asker. Bir kaç ayı kaldı ama biz onu çok özledik. Bu kurabiyeler ona biraz tebessüm ettirirler diye düşündüm.



Diğer Asker Kurabiyeleri ise yeni askere gidecek olan Önder Bey'e ait. İş arkadaşları Başak ve Özge Hanım'la Önder Bey'den gizli saklı yaptığımız telefon konuşmaları sonucu üzerine "Önder Geri Gel" yazılmasına ve Asker Figürü olmasına karar verdik.
Arkadaşları işyerindeki son gününde Askerliği bittiğinde tekrar geri gelmesi için çağrıda bulunmak istemişler.


Asker denince insanın aklına bayrak ve künye'de geldiği için onları da ben ekledim. Ve ortaya benim içime sinen bir çalışma çıktı. Umarım onlarda beğenmişlerdir.


Yeğenim Onur, Önder Bey ve tüm askerler sağlıkla vatani görevlerini tamamlayıp gelirler inşallah. Tüm Askerlere Hayırlı Tezkereler.